Galata Mevlevihanesi
İstanbul’da kurulan ilk mevlevîhânedir. Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid dönemi önemli devlet adamlarından İskender Paşa kendisine ait av çiftliğini mevlevî şeyhlerine vakfetmesiyle Galata Mevlevîhânesinin ilk temelleri atılmıştır. Buraya aynı zamanda Kulekapı Mevlevîhânesi de denilmiştir. Kuruluş tarihi 1491’e tekâbül eden mevlevîhânenin arazisinde eskiden bir manastır olduğu iddia edilmektedir. Yapı 1509 depreminde zarar görmüştür. Mesnevîhân Mahmud Dede’nin vefatından sonra (1548) sahipsiz kalmış, bir dönem halvetî zâviyesi ve medrese olarak hizmet vermiş daha sonra Fırıncızâde Sırri Abdî Dede’nin (v.1631) gayretleriyle mevlevîhâne yeniden hayat bulmuştur. Asıl şöhretini ise İsmail Ankaravî Dede (v. 1631), Şeyh Galip Dede (v. 1799) gibi postnişinler dönemlerinde elde etmiştir, bunda III. Selim’in mevlevî olması ve maddî mânevî desteklerini esirgememesi de etkili olmuştur. Mevlevîhâne yangın ve depremlerden zarar görmüş ve tarihi boyunca çeşitli onarımlar geçirmiştir. Bu onarımlara ve mevlevîhânenin genişletilmesine Osmanlı padişahları destek vermiştir. Tekke ve zaviyeler kanunundan sonra (1925) mevlevîhânenin ana binası halkevi, sebil-küttâb ise (alt katı çeşme, üst katı kütüphâne olan yapı) karakol olarak kullanılmıştır. Hâmûşân olarak adlandırılan mevlevî mezarlığının büyük bir kısmı ise ortadan kaldırılarak üzerine günümüzde Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi olarak bilinen yapı inşa edilmiştir. Bunların yanı sıra semâhânenin girişindeki ahşap türbeler, postnişin efendinin ailesi ile birlikte yaşadığı harem bölümü, matbâh-ı şerîf ve diğer bazı müştemilât ortadan kaldırılmıştır. Günümüzde yerli ve yabancı ziyaretçilerin uğrak bir yeri olan bu tekke Galata Mevlevîhânesi Müzesi olarak hizmet vermektedir. Semâhânesinde düzenli olarak tertip edilen Mevlevî Mukâbelelerinde İDTMAUT Tasavvuf, İrfan ve Meydan Meşkleri bölümü de yerini almaktadır.

